28 Ocak 2010 Perşembe

nefes aldığı sanılan bardak

sola doğru kıvrılmış, akışa geçmişti işte varlığım.
önce sola, sonra sağa hatta tekrar sola bakmam öğretilmemiş miydi on yıllar önce!

neden bilmiyorum; ne sola bakmıştım ne de sağa! sadece maviye odaktı gözlerim, yüreğim...


özlemek, neydi, inan artık hatırlamıyorum, hatırlayamıyordum...

belki de bilinçli bir dışavurumdu benimkisi!

özledikçe, kaybedişler;
kaybettikçe özlemler çoğalıyordu.

ben bırakmıştım özlemeleri,
kaybedişler bırakmıştı beni.
bu yeni oyunda herkes rolünü benimsemiş, yalandan da olsa adımlıyordu, adımlamaya çalışıyordu...

küçük zihnimden bu düşünceler akarken,
girdiğim ara sokakta bir araba sahibi paralel park yapmaya çalışıyordu.
sığınmak isteyişi içimi burktu. o dar sokakta bulduğu minik delik, o'nun kök salmak isteyeceği koca bir evrendi oysa ki!

kendini o iki araba arasına sabırsızca yaslamak isteyişi nedendir bilinmez içimi daralttı.
yalnızlık kokusu etrafımda kol geziyordu.

sanırım gerçeklik sandığım bu düşünceler ağır gelmişti minik zihnime.
sonra,
toparladım kendimi.

ara sokaktan sıyrılırken, kadim dostum sahafım ve içeriye nefes veren İlhami abi'ye selam eyledim.
yol verdiler bana, ben de sana geldim.


işte asıl gerçeklik sendin.

tüm gerçekliğinle sermiştin, sunmuştun kendini bana.

derin bir iç çekiş hatırlıyorum.

sonra,

sonrası...



geldi sıcacık çayım.
biliyor musun?
iki çay istedim.

evet, garip değil mi?

iki çay geldi.
nefes aldığı sanılan bardaktı bir tanesi, oysa ki halâ nefessizdi...
bir bardak; iki küp şekerle, bir bardak da tek küp şekerle bütünleşti.
soysuz çay kaşığı yedi bitirdi şekerleri...

evet, artık hazırdı.

masa da, deniz de, çay da, gökyüzü de, yağmur da, şehrin yavaş yavaş nefes almaya başlayan ışıkları da...
bir ben hazır değildim.

bir de sen!

ben kendi kaybolmuşluğumda boğulurken;
sen, kaybolmuşluğunda iyice "karanlık" diye haykırıyo
rdun!
benim umudum vardı.

sen susuyordun.

ben uzaklara dalıyordum; ama hiçbir şey düşünmüyordum, gidiyordum, gelemiyordum;

sen ise; gitmiyordun, gidemiyordun...

kulağımdan kaçıncı kez akıyordu bu fransızca şarkı.

bilmiyordum.

yakacaktım bir sigara...

kabul ettim sonunda; evet bunu seviyordum!


26.01.2010
17:42


.................................................

photo(s): mavi kuş