11 Ocak 2010 Pazartesi

?

gözlerim 'uyku' diye kıvranırken;
ellerim 'kitap' diyordu..
uzandım rafa; ama elim ve gözüm senkronize bir şekilde arkada sıkışmış 11 yıllık kadim dostum deftere uzandı.
dokundum, uzun zamandır dokunmadığımı anımsadım.
kokladım sararmış yapraklarını,
şeritler geçti...küçük küçük karecikler gözlerimin önünden.

an'lık iç dökmelerimi bazen karaladığım; ama en can dostumdu kendisi.

uzun zamandır baskı uygulamamıştım kendisine, özgür bırakmıştım.

rastgele bir sayfa açmak istedim, beni acaba hangi yıla götürecekti merak içinde bekliyordum.
gözlerimi kapattım,
derin bir nefesin ardından açtım sayfayı akabinde yorgun gözlerimi.

7 haziran 2007

karaladığım kelimeleri görür görmez içim titredi.
hiç kimse hissetmiyorsa, babam hissederdi içimdekileri!
7 haziran 2007 günü yaşadığım çok talihsiz bir olay sonrası, kimsenin haberi yokken -ki ben bile olayı kavramaya çalışırken- babam beni aramıştı ve demişti ki:
"sesini duymak istedim ve her zorluğun arkasında mutlaka bir kolaylık vardır demek istedim canım kızım. haydi iyi çalışmalar sana." deyip telefonu kapatmıştı.

sonrasını hatırlamıyorum.
hatırlayamıyorum.
evet, hatırlamak istemiyorum.
..
hayat, bize sunuyor isteyip de istemediklerimizi,
baktığımız pencere mi önemli acaba?
düşünüyorum bazen!

bazen de bakmak istemiyorum, evet istemiyorum.
ama ya bakmak zorunda oluşlarımızı göz önüne alırsak,
bu zorundalıklara dur diyebilecek gücün olduğu sürece, ayakta kalabiliyorsun.
ayakta kalmaktan anladığın ne ise artık!!!
.