19 Temmuz 2010 Pazartesi

...alev alev yakınlaşmak için sana
senden uzaklaşmak bile güzel bazı

ama zamanı geldi sanırım;
yağı bitmiş kandilim
nefesinle körüklemeye çalışma beni
gel yamacıma
beraber sönelim...

16 Temmuz 2010 Cuma

koku'n




farkında olmadan birikmişliğim ve biriktirmişliğim var
farkında olmadan sevmişliğim ve sevilmişliğim var
farkında olmadan üzmüşlüğüm ve üzülmüşlüğüm var
farkında olmadan kanmışlığım ve kandırmışlığım var
farkında olmadan yormuşluğum ve yorulmuşluğum var
farkında olmadan tüketmişliğim ve tükenilmişliğim var
farkında olmadan "farkında olmadan"ı tekrarlamışlığım ve sıkmışlığım var
farkında olduğum bir tek koku' n var-dı...
benliğime işleyen, kazınamayacak olan koku'n var-dı...
uçup gitmesin diye, suya girmemişliğim hiç olmadı; ruhumda saklı olduğunu bilmişliğim, buna inanmışlığım var!
en son, bu şehrin yağmur kokusunu çekmiştik ya içimize bir şubat gecesi,
düz ova beklemedeydi
sessiz ve acelesiz
yağmur kokusu sarmışken tüm şehri, sarılmış, öylece vedalaşmıştık "görüşürüz" diyerek
e be arkadaş
doğru demişsin görüştük,
soğuk bir odada soğuk bir yatakta, bu sefer beni ayakta beklememeni garipseyen ben, sana koşup gelmişliğimle kalmıştım karşında bilinçsizce.
bilinçsizliğim devam niteliğinde...
yağmur kokusu, sen kokusu, bir kokusu
şimdi de toprak kokusu...
sen gittiğinden beri çok şey değişti
hiçbir şey değişmedi
sen gittiğinden beri
annen(m) sağımda baban(m) solumda, hani o çok sevdiğin!
sen gittiğinden beri,
ilk defa, ilk defa koku'n vardı uykumda...yastığınla bütünleşip huzurlu bir uykuya dalan ben,
artık uyanmayacağım.


8 Temmuz 2010 Perşembe

sadece

geride kalmak çok zor...
sadece gözleri kapatmaya odaklanmak, gözler kapanınca tek bir şeyin umuduyla yanmak, yanışın bazen harlanması bazen sönmeye yakın olması arasında bocalamak, şuursuzca aramak, bedelsizce beklemek, bekleyişin tebessümüne sahip olmak, sarılmak, öldürürcesine sarılmak, o sarılışın boşlukla biçimlendiğine şahit olmak, kapalı olan gözleri açmak zorunda kalmak...
yüzotuzüçüncü karanlığa gömülmeye mahkum olmak!

6 Temmuz 2010 Salı

bu bekleyenler, beklenilenin gelmeyeceğini bile bile neden devam ederler ki bekleme eylemine?
gönül bu, dersin şimdi!
ota da konar boka da...
ben bok'um arkadaş,
bekleme boşuna, gelmeyeceğim;
ağlama, ölmeyeceğim...

2 Temmuz 2010 Cuma

ah be güzel insan;
ne bekliyorsun benden?
bir sınır, bir hendek, bir sınır daha, akabinde bir hendek daha...
ben yoruldum dinlemekten, sen yorulmadın söylenmekten...
bana bi koca lazım o da bu gece lazım...demiş ata olan insanlarımız. bilmem kim demiş, kim demişse güzel demiş.
ya harekete geç ya da doldur boş olan laflarını...
zira ben de insanım; bir haykırırsam yılların birikimini ne sınır bırakırım ne de hendek...
hala geliyor cızırtılı sesin...
duy-mu-yo-rum seni...