24 Ağustos 2009 Pazartesi

450d'li öykücük (:

geldim efenim geldim... 3 günlük İstanbul seyahatim hem umduğum gibi hem de umduğumdan daha da mükemmel geçti... çok ayrıntı vermekle vermemek arasında giden öykü, içinden ne geliyorsa onu akıtacak şu sanal kağıda.

adım attığım andan itibaren, o güzel şehrin nefesini içime çekmek, beni biraz olsun sıkıntılarımdan arındırdı. şimdi sesinizi duyar gibiyim; "ne güzel şehri yahu" diyorsunuz. ama efenim ben bir nefes alıp kaçıp tekrar Antalyama sığınıyorum, e haliyle İstanbul benim için nefes almak adına ideal bir mekan olup çıkıveriyor (: neyse cuma günü semalara iniş yaptım, cumartesiyi beklemekle geçmeyecek dedim ve düştüm yollara...plansız programsız gezmeyi de işte bu yönden çok seviyorum, hiç aklımızın ucunu geçtim, aklımızın sınırlarına dahi gelemeyecek olan bir an yaşandı ki aman aman sormayın gitsin. hoş nasıl soracaksınız ki zaten(: ama söyleyebileceğim tek şey; çok teşekkür ederim arkadaş! adımlamak o sokakları; kaybolmak manzara karşısında; nefes aldığımızı hissetmek; "arkadaş"lığın ne demek olduğunu farklı bir açıdan yakalamak...ne söyleyebilirim ki? iyi ki varız...

neyse duygusal mod bir kenarda duruversin, asıl konuya geçelim...oldu mu cumartesi? tüm gece uyku tutmadı(: ay sanki ilk buluşma heyecanı yaşanıyordu bünyemde...o nasıl bir his yahu(: utkucum bu sana canım benim: hayatın cilvelerinde kaybolduğum zindandan çıkmamda çok büyük bir katkın ve emeğin olduğu için sana minnettarım. çok teşekkür ederim, sen de iyi ki varsın! (meo'm seni unutur muyum hiç? utku'yla tanışmama vesile olduğun için, aramızda bir köprü kurduğun için sana da teşekkürü bir borç bilirim heheh.sen de çabuk gel yaa özledim...)


neyse o büyük an muhteşemdi! makinem karşımda, ellerimin arasında nefes almak için can atarken, ben de nefesimi kaybetmemek için büyük bir savaş verirken, geldi kondu eşsiz yuvasına. ve ve ve 450d işte bu! sonrası iyilik güzellik (: utku'yla resmen ayaklarımıza işkence edercesine adımladık, karelere odaklandık, derin bilgiler edindik falan ve de filan...artık bundan sonra gelsin kareler gitsin kareler...(ya ben bir de 450d blogu oluşturayım. burada körelmesinler değil mi? paylaşım güzel şey nasıl olsa...evet evet ben bir ara bunun için bir yapım aşamasına geçmeliyim.)
her şey süper giderken bir de üstüne tahmin bile edemeyeceğim bir şey oldu. abicim(: yoğun iş temposundan dolayı İstanbul'da bulunamayacak olan canım abim, bana sürpriz yapmasın mı? evet sürpriz yaptı ve onunla da zaman geçirme şansına eriştim...yahu daha ne söylemeliyim ki? her şey o kadar güzel akıyordu ki; bir ara:
"ulen ne zaman bozulacak bu büyü, hadi hadi bekliyorum" diye iç bile geçirdim(: ama bozulmadı...bozulur gibi oldu, ama toparladık (:

pazar günü de kendimi kaybedercesine yordum bünyeyi. ve ayrılık vakti geldi çattı...'her güzel şeyin bir sonu vardır.' cümlesini kurmayacağım merak etmeyiniz, çünkü buna inanmıyorum. yaşadığımız her şeyin bir anlamı olduğunun çok farkındayım. Antalyama beni ulaştıracak pilotlara kendimi teslim ettim ve kondum yuvama.
şimdi o kadar huzurluyum ki, bu huzurla çay demledim ve yudumlamak için sabırsızlanıyorum. şimdi gidiyorum ama mutlaka geleceğimdir(:

aaaa neyi unuttum diyordum Badem Ezmemi(: pazar günü aldım efenim ezmelerimi, bir kısmını İstanbul'da indirdim mideye, bir kısmını da yanıma aldım(: eee hakkını vermek gerek ama değil mi? şimdi ezmelerimin fotoğrafını paylaşmayacağım sizinle, arkadaşımın fotoğrafını paylaşacağım, söz verdiğim gibi...işte 450d karşınızda (: