12 Eylül 2009 Cumartesi

geleneğimize devam edelim...

iki önemli isimden bahsetmek gerek, ayıp olacak çünkü...

ilk şahıs; sevgili Şükrü Sunay Akın...yeşilliğin göbeğinden gözlerini dünyaya açmış, yaşamayı seven, aldığı nefesin hakkını vermek için can atan baba insan...doğum günün nice olsun. ne kadar 12 Eylüllerin anlamını silmiş olsanız da hayatınızdan, gözlerinizi açmış olmanızdır esas olan....inanıyorum bir gün, evet bir gün; haykırdığın sesin yerine ulaşacak, müzecilik gün gelecek, olması gereken yerde olacak...

Sunay Bey'in ardından, büyük yazar Stanislaw Lem'i anmadan geçemeyeceğim. gözlerini kapatmadığına inandığım usta yazarlardan kendisi. eserleriyle nefes almaya devam eden, devam edecek olan yüce şahıslardan...1921 yılının şu gününde aydınlığa açıldı gözlerin hiç kapanmamak üzere...
"yıldızlardan dönüş" ile tanıştım seninle, Solaris ile devam ettim. hatta öyle ki geçen gün sevgili arkadaşım Cihan ile kulağını bile çınlattık.

"....sonsuz boşlukların ebedi feneri, hiç şaşmayan bir şekilde bize yön gösteriyordu. yolculuğumuzun sonuna kadar, bu yıldız bir milim bile yer değiştirmedi. aynı kayıtsızlıkla parlamaya devam etti....." dedin; senin de ışığın daim olsun; çünkü hepimizin buna ihtiyacı var.