1 Ağustos 2010 Pazar

......... ..

eller titrerken ve beyin inanılmaz bir devinim halindeyken klavyeyle bağ kurmaya çalışmak anlamsız da gelebiliyormuş; ama "inat etmek" eylemi tavan yapmışken durmasın dedim.
devrilen ince belli bardakların sonunda elde edilen boşluk gibi bir hikaye işte karşında duran.
farkı var; ama farkı anlatacak elleri yok!
gözleri var; ama görmesi gereken çift göz karşısında yok!
bu zormuş,
bu çok zormuş...
uzansam beyaz çarşafa, yukarıda asılı kalsa geometrinin yuvarlak beyazlığı...
geri dönsem tekrar bilmem ne kaç saat öncesine...
merdiven basamaklarından inerken, arkaya bakmak için can atsam ve bakarsam her şeyin karışacağını düşünmekten alıkoysam kendimi...
bu zormuş,
bu çok zormuş...
beyni durdursam be sevgi, beyni bi durdursam...
sanırım her şey daha kolay olacak hım ne dersin?
ama durdurmamı hiç istemezsin ki!

mavi bar huzuruna...
ve
sadece sana...