içtiğim şarabın soğukluğu
içimi yakıyor...
sözcükler bedene batmaktan yorgun düşmüş, öyle ses veriyor...
ama yine de diyorum ki;
gazete sayfaları hep aynı, politika sayfası,
akşam, beni bekleyen sadece kapım oluyor,
bir nihavend olan yalnızlık, etrafı sarmış, kol geziyor...
sonucunda da, her şey "boşuna" oluyor...
bu sıkıntı hali diyorum,
neden s....r olup gitmiyor?(boşluğu ne de güzel doldurdun değil mi? su gibi aktı kelime, zihninden ya da dudaklarının arasından).