6 Şubat 2010 Cumartesi

....

4 yıldır, ofise gelirken -farklı güzergahlardan gelsem de-
daim olan bir yolum var...
ofise 5 dakika mesafede, eski bir ev var. dar bir sokak kenarında.
insanın içini ısıtan cinsinden küçük bir ev...
o evin içinden, pencerenin önünden, ismini bilmediğim bir adam gülümser her sabah bana...
o pencerenin önünden her geçişimde, içimden o'na "günaydın" gönderiririm...
kaçırsak da birbirimizden gözlerimizi, 4 yıldır böyle sessiz sedasız merhabalaşırız, suskun arkadaşımla...
o pencerenin kenarında, sabahın sekiz yirmisinde sanki hep beni bekler bir hali vardır suskun arkadaşımın.
ara ara da olsa düşünürdüm; "acaba bir sabah görmezsem ne olur?" diye.
cevabını bugün yapıştırdım bünyeye...
acaba, ne oldu?