21 Haziran 2010 Pazartesi

savunma amaçlıydı,

hep demez misin, "kendini koru!" diye?
benim de yapmaya çalıştığımdı.
gerçi şu geçmişe bakınca "koruma" anlamını kavrayamamış olduğumu görüyorum; ama amacım, buydu!
bu canilikse eğer, sonuna kadar arkasındayım eylemimin.
ne yani; mavilik hakkımı elimden alacağını söylüyorsun. sen istediğin kadar engel olabileceğine inandır kendini. bilmiyorsun ki; mavilik her yerde, orada, burada...
o dört duvarın arasında. o buram buram sidik kokularının belki de tam göbeğinde...bir de ben işerim üstüne tam olur, katlanır, çoğalır, sel olur belki! belki senin leşini de alıp götürür, temizlenir evren, ha ne dersin?
yok, hayır, savunma yapmıyorum. ben yine söylüyorum, olsa, yine yaparım, hatta yapacağım...
ne vereceksen ver bekliyorum,
ama dikkatli ol!
ki
alırken, ızdırabım evrenin kalabalık sessizliğini bölmesin. devam etsin O yüce kalabalık sessizlik...
ben insanların sessiz çığlığında, boğulmaya devam edeyim.
sessiz ve acelesiz...

aldım,
sağ ol
var ol
yok yok
en iyisi DEF-OL!

şimdi avuç içim yukarıya bakıyor, sakin bir şekilde parmaklarımı kapatıyorum,
sonra usulca o yüce orta parmağımı kardeşlerinden ayırıyorum
ve
gökyüzüne kaldırıyorum...
gördün mü?
hıh, işte o, senin.

saldım çayıra, kim yakalarsa...


haydi bana eyvallah...